TESBİT EDİLEN HALK OYUNLARI VE GİYSİLERİ
Birecik Merkez ve köyler olarak ele alınırsa çok değişik kültür farklılıkları göze çarpar.
Birecik’te halk oyunları olarak Şanlıurfa kültürünün izlerine rastlamak mümkündür. Merkezle köyler arasında bile halk oyunlarında oynanış yönünden büyük farklılıklar vardır. Hatta iki köyde bile aynı oyunun değişik figürlerle oynandığına rastlanmaktadır. Komşu il olan Gaziantep ve komşu ülke olan Suriye’den olan kültür alışverişi oyunlarımıza hem çeşitlilik hem de renk katmaktadır. Bir çok oyunumuz çok az farklı figürlerle değişik yörelerde, değişik adlarla oynanmaktadır. Bu durum göz önünde tutularak genel bir sınıflandırmaya gidilmemiştir. Araştırma ve derlemeler sürdükçe oynanan oyun çeşitleri sayı olarak artmaktadır.
Halk oyunlarında kıyafet ayrı bir önem arz etmektedir.
Figürlere uygun, çarpıcı ve renkli kumaşlardan yapılan giysiler giyilmektedir. Giysiler boş, vücut ve ayaklara giydirilen malzemeler olarak üç bölümde değerlendirilmektedir.
ERKEK GİYSİLERİ
BAŞ
Sırmalı Puşu: Çok ince ipek, yün veya pamuktan dokunmuştur. Beyaz, krem, koyu kahverengi gibi renkleri vardır. 80X80 boyutlarında olup ikiye katlanarak sarılır veya iki parçaya bölünerek bağlanır. Kenarları çeşitli renklerden oluşan püsküllerle süslüdür. Baş bağlamak maharet ister, çok güzel bağlayan biri için “ Bu nasıl baş bağlamak her gül bir yana düşer” gibi türkü yakılmıştır.
VÜCUT
a. Köynek ( Gömlek ): Yöredeki çulhacılar ( dokumacılar ) tarafından el tezgahlarında dokunur. Nohutlu veya puanlıdır. Kol ağzı saat kapağı şeklinde yapılır. Gömlek yakasız olup önden bir karış kadar açıktır. Beyaz, bej veya krem rengi olabilir.
b. Şal: Kuşak şeklinde bele sarılır, hışvalı yumuşaktır ve ikiye katlanarak bağlanır. Çulhacı tezgahlarında elle dokunmuştur.
c. Kırk düğme yelek: Gabardin kumaştan yapılır, yarım kolludur ve gömleğin üzerine giyilir. Kahverengi en tutulan renktir ayrıca yeşil, lacivert, gri renkleri de mevcuttur. Yakası yoktur ve yakasında boydan boya nohut büyüklüğünde iplikten yapılmış düğmeler vardır, kırk düğme yelek ismini de önünde bulunan sıra halindeki düğmelerin çokluğundan alır.
d. Şalvar: Gabardin kumaştan yapılır, kahverengi, yeşil, lacivert ve gri renkleri vardır fakat en sevilen ve tutulan rengi kahverengi olanıdır üstü bol ayak kısımları ayağı saracak şekilde dardır. Bacak arasındaki peyiğin uzunluğu il ve ilçelerde değişiklik gösterir. İki tarafındaki ceplerin ağızları ipeklerle işlenmiştir.
e. Marhama ( Mendil) : Kırmızı ve beyaz renkte olup yerli dokuma işidir.
AYAK
a. Çorap: Yünden olup el ile örülmüştür, genellikle yünün doğal rengindedir. Mor koyun ve beyaz yünden olanları tercih edilir.
Postal ( Yemeni ) : Yüzü kırmızı ve annebi
( Hünnüp ) renkli olup, altı köseledir. Topuksuz olup ağzı geniştir. Kırmızıdan başka siyah, kahverengi ve beyaz renkleri de varsa da kırmızı renkli olanı tercih edilir.
3. KADIN GİYSİLERİ
BAŞ
Kırmızı fes üstüne püşü sarılır. Başa iyi oturabilmesi için fesin içine kalıbına göre karton konur. Fesin üst kısmına gümüşten tepelik. Ön kısmına üç kor, yanlarına ise reşme denen gümüş takılar takılır. Arkaya Floştan örülmüş saçlarla beraber, bele kadar inen saç koru bağlanır.
VÜCUT
a. Şalvar: Çarpıcı renkli kumaşlardan yapılır. Hemen hemen her renk kullanılır. Parçalar bol olup ayak bilekleri lastikle büzülmüştür.
b. Azye: ( Entari): Kollu robalı ayağa kadar uzanan ve üç eteğin altına giyilen elbisedir.
c. Üçetek: Kadifeden yapılan, kollu, önü açık, yandan yırtmaçlı, üç eteği olan astarlı bir giysidir. Üstleri mahalli motiflerle işlenmiştir.
d. Önlük: Entarinin bel kısmından bağlanır, yerli tezgahlarda dokunmuştur. Siyah ve beyaz renkleri vardır. Fakat genellikle siyah renkli olanı kullanılır ve üzeri yöresel motiflerle süslüdür. Ayağa kadar uzanır.
e. Kemer: ( Belbağı) : Elle örülen yünden yapılmış bel bağlarıdır, gümüşten yapılmış olanları da vardır. Üç etekler iki yandan toplanarak yanlardan bel bağlarının içerisine sokulur.
f. Marhama ( Mendil ): Beyaz ve kırmızı renkte olup, yerli dokumadır.
AYAK
a. Çorap: Elde dokunmuş ve beyaz yünden yapılmıştır.
b. Postal ( Yemeni ): Yörede elle yapılır; kırmızı, kahverengi ve siyah renkli olur fakat genellikle kırmızı kullanılır. Postal yerine kalın potin de kullanılır.
HALK OYUNLARI İLE İLGİLİ HİKAYELER VE OYUNLARIN OYNANIŞLARI
GİRANİ
Girani oyunu ağırlamadır ve ritmi çok ağırdır. Birecik’teki düğünlerde ekseriyetle ilk olarak bu oyun oynanır. Hareketlerin çok ağır olması yanında oyuna baştan sona ağırbaşlılık hakimdir. Oyuncular adeta süzülerek oynarlar. Oyuncular yanyana dizilirler, sağ elleri içten sol elleri dıştan diğer oyuncuyu tutacak şekilde parmaklarını birbirine geçirirler.
Davul ve zurna çalmaya başladıktan sonra baştakinin komutu ile oyuna başlarlar. Baştaki kişi oyunu en iyi bilen ve idare edendir. Hareket değişeceği zaman komutu kendisi verir, ve oyun bu şekilde devam eder. Baş çeken, arada oyunun ritmine uygun olarak omuzlarını ve sağ elindeki mendili titreterek oyuna ağır bir hava verir.
GİRANİ
Girani’nin Oynayışı: Oyunun genelde dört figürü vardır. Bu figürler sayı ile yapılır. Sayıları 1,2,3’ün zaman aralıkları aynı, 3 ile 4 arası biraz daha uzun söylenerek figürler yapılır. ( bir-iki-üç…dört)
1. Figür: Sağ ayak yerinde sabitken, sol ayak dizden kırılarak yukarıya kaldırılır ( bir) vücutta aynı şekilde eğilir.
2. Figür: Sol ayak yerine getirilir ( Sol ayak yerine geldiği anda sağ ayak da yerinde olarak, ayak parmakları üzerine basarak hafifçe topuğu yerden keser.) ( iki)
3.Figür: Sağ ve sol ayak birlikte dizler kırılır. ( üç)
4. Figür : Üçüncü figürün aynısı gibi iki ayak birden diz kırılır ( dört) ( üçle dört arası süre diğerlerinden biraz uzundur). Oyun bu figürlerle devam edebilir. Ayrıca ileriye gitme, eğilerek ayakları yere sürme hareketleri de yapılabilir.
5. Figür: Sağ ayak öne doğru bir adım atılır. Ayakların önce topuğu yere değer ( bir)
6. Figür: Sol ayakla bir adım atılır (iki) ve iki defa diz kırılır. ( Üç… Dört )
7. Figür: Yerimizde eğilir, önce sol, sonra sağ ayak yerde hafifçe sıyrılarak ( bir-iki ) doğrulur ve iki defa diz kırılır ( üç…dört). Daha sonra yine sağ ayakla başlamak üzere hareketler tekrarlanarak geriye doğru gelinir.
DÜZ Genellikle girani oyunundan sonra oynanır. Girani’nin yavaş ritminden sonra düzde oyunun ritmi biraz hızlanır. Bu oyuna da bilhassa köy düğünlerinde çok rağbet edilir ve bu oyunu köyde erkekle, evli ve yaşlı kadınlar birlikte oynarlar. Şehir düğünlerinde ise bütün oyunlarda olduğu gibi erkekler ve kadınlar beraberce oynarlar.
Düz oyununda bütün maharet ekip başındaki kişidedir. Oyunun bir yerinde ekipten koparak kendine has ritmik ve çok canlı bir gösteri yapar. Davulcunun da maharetiyle seyredenleri adeta coşturur. Bir ara yere oturur ve bu arada, sesi gür ve güzel olan biri hoyrat okur. Seyredenlerde buna zılgıt çalarak karşılık verirler. Bu oyuna çok yakın olan oyunlar Ayşana Abe ve Çeçen kızı sayılabilir.
Düz oyunun figürleri basittir ve oynayan insanı yormaz. Köyde elele tutuşan erkekli kadınlı oyuncular saatlerce bu oyunu oynarlar.
DÜZ Oyunu oynarken de yavaş yavaş sağa doğru oynayarak yürürler. Böylece oynayarak düğün alanını dolanırlar.
Düz’ün Oynanışı: Oyunu iki bölümde incelemek mümkündür. Oyunun ilk bölümü yukarıda anlatıldığı gibi normal ritimle devam eder. İkinci bölümde ise oyuncular yerinde durarak aynı figürü biraz daha hızlı yaparlar ve ayakları daha hızlanır ve yukarıya çekerler.
Oyun bir, iki, üç sayılarıyla oynanır. Birle iki arasındaki zaman aralığı, ikiyle üç aralığındaki zamandan azdır.
BİRİNCİ BÖLÜM:
1. Figür: Sol ayak yerde sabit dururken, sağ ayak yerden hafifçe kesilerek parmak ucu yere değdirilir ( Bir).
2. Figür: Sağ ayak topuğu yere basar, (iki) sağ ayak topuğu yere değdiği sırada sol ayak hafifçe yerden kesilir.
3. Figür: Yerden hafifçe kesilen sol ayak yere indirilir (üç). Figürler bitince ayak yan yana yere basmış olur. Oyun devam ettiği sürece iki ayak ritmi uygun olarak ahenkli bir şekilde birbirini takip eder.
İKİNCİ BÖLÜM:
İkinci bölüm figürleri, birinci bölümün aynısı sayılır. Sadece ritim biraz daha hızlanır.
Ayak dizden kırılarak yukarıya doğru çekilerek ( adeta zıplayarak) oynanır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
Bu bölümde bütün oyuncular yerinde oynarken, ekip başı tek olarak ortaya çıkar ve çeşitli figürlerle maharetini sergiler. Bu esnada birisi de zurna eşliğinde hoyrat okur.
Nuh Peygamberin bereket sembolü olarak “Tufan”da gemisine aldığı Kelaynaklar (Geronticus eremita) geçmişte Türkiye’den Kuzey Afrika’ya, Arap Yarımadası’ndan Fas’a kadar çok geniş bir bölgede ürerlermiş. Fakat avcılık, üreme alanlarında rahatsız edilmeleri, yaşam alanlarının değişmesi ve beslenme alanlarında kullanılan zirai ilaçlar dan zehirlenmeleri sonucunda sayılarında ciddi azalma ve dağılım gösterdikleri alanlarda daralma meydana gelmiştir. Bugün, kelaynaklar nesli tükenmekle karşı karşıya olan kuş türlerinden birisidir. Kelaynaklar dünyada sadece Nil Vadisi’nde ve Birecik’te bulunmaktadırlar.